#52Film52KadınSinemacı – Haziran/Temmuz

Sevgili Mahmutter’lar, Kuzey Yarım Küre’ye gelen yazla ve gevşetilen pandemi önlemleriyle birlikte buraları biraz ihmal ettiğim doğrudur. Ama telafi edeceğim. Allah biliyor ya, bu kadar bereketli bir ay geçirmeyi ben de beklememiştim. Bazıları başyapıt seviyesinde naçizane tavsiyelerim için kanalıma hoş geldiniz.

Michael Stuhlbarg and Elisabeth Moss appear in Shirley by Josephine Decker, an official selection of the U.S. Dramatic Competition at the 2020 Sundance Film Festival. Courtesy of Sundance Institute | photo by Thatcher Keats. All photos are copyrighted and may be used by press only for the purpose of news or editorial coverage of Sundance Institute programs. Photos must be accompanied by a credit to the photographer and/or ‘Courtesy of Sundance Institute.’ Unauthorized use, alteration, reproduction or sale of logos and/or photos is strictly prohibited.

#27 – Josephine Decker – Shirley : Josephine Baker, yabancı sayılmaz, 2018 yılında Madeline’s Madeline ile radarlarımıza girmişti. Deneysel ve tekinsiz yaklaşımı, serbest nizam senaryosu ve baş roldeki gencecik Helena Howard’dan anlatıyı sürükleyen performansı ile pek çok eleştirmenin takdirini kazanmıştı. Açıkçası benim pek muhabbetim yoktu kendisine, Shirley’e de biraz o yüzden mesafeliydim. Madeline’s Madeline‘de ısınamadığım pek çok yönetmenlik tercihinin Shirley‘de nasıl da iyi çalıştığını görmek çok güzel bir sürpriz oldu o yüzden. Büyük Amerikalı yazar Shirley Jackson’ın hayatından bir kesite odaklanan hikaye, gerçek bir güvenilmez anlatıcı hikayesi. Gördüklerimizin ne kadarı gerçek, ne kadarı Shirley’nin zihninde film bittiğinde bile cevabı bize bırakılmış bir soru. Giriş – gelişme – sonuç, basitçe anlaşılacak bir dönem filmi arayan seyirciyle işi yok Decker’ın, Erkeklerin dünyasında başarılı bir kadın olmayı paranoyak bir Amerikan Gotik sos ile servis ediyor. Shirley Jackson’ın ta kendisi olan Elisabeth Moss ve toksik eşi rolündeki Stuhlbarg her zamanki gibiler. Ben kendi adıma Villeneuve’ün kıymeti bilinmemiş Enemy’si ve Cronenberg’ün Spider’ı ile aynı sularda çekinmeden yüzen Decker’ın bundan sonra yapacaklarını da merakla bekliyorum.

#28 – Leyla Yılmaz – Bilmemek: Üst orta sınıf, şehirli bir ailenin iletişememe ve ilişki kuramama hezeyanları üstüne bir iş Bilmemek, bu sene çevrim içine taşınan İstanbul Film Festivali’nin Yerli Yarışma seçkisinde ışıl ışıl parıldıyor. Bana yer yer Claire Denis’in Beau Travail‘ini, biraz Lanthimos filmlerinin mesafeli atmosferini hatırlattı, görsel dilini takdir ettim. Senaryo ve diyaloglar konusunda özel bir şey göremedim maalesef, hatta kolaycılığa kaçtığını düşündüğüm finaliyle de dertlerim var, ama yadsıyacak değilim, hem Queer sinemamıza minik bir katkı Bilmemek, hem de görsel dilini olgunlaştırma derdinde bir kadın yönetmenin eseri. Leyla Hanım’ın bundan önceki bildiğim tek işi, iki tahammülü zor oyuncuyu bir araya getirdiği için kaçındığım Bir Avuç Deniz. Geri dönüp ona da bakmayı borç bildim. Kendisine nice hikayeleri anlatma fırsatı dilerim.

#29 – Michaela Coel – I May Destroy You : Chewing Gum ile tanıyıp bileni çokmuş Michaela Hanım’ın, ben geri kalmışım meğerse. HBO’nun yeni dijital platformu HBO Max ve BBC’nin imzası olan yarı otobiyografik bu dizinin hem senaristi, hem baş rol oyuncusu hem de bazı bölümlerinin yönetmeni olan Michaela Hanım’ın ekranı kırıp çıkacakmış gibi bir enerjisi var, lütfen internet ayarlarınızla oynamayınız. Yas, travma ve yaratıcı süreçlerin sarsıcı kesişimi etrafında kurulu hikayesi, modern dünyada git gide bulanıklaşan ikili ilişkilerin kuralları ve kendi hayatını inşa etmeye dair bütün o çok acı verici detaylarla ilgili bir Londra hikayesi I May Destroy You. O kadar gerçekçi bir şekilde şehrin enerjisini de katmış ki kendisine, izlerken neredeyse sokakların kokusunu duyuyorsunuz. Eğer dünyada azıcık adalet varsa, zor sorular soran, sorduğu soruların hepsine cevap vermemeyi seçen, seyircisiyle kahramanlarının arasındakine benzer bir hukuk kuran, arada gözünü kameraya dikip gözümüzün elifine elifine bakan Coel’in geçtiğimiz yıl Phoebe Waller-Bridge’inkine benzer bir ödül sezonu geçirmesini beklerim ben. Siz yine de ödül sezonunu beklemeyin, I May Destroy You‘yu ilk fırsatta keşfedin.

THE OLD GUARD – Director GINA PRINCE-BYTHEWOOD on the set of THE OLD GUARD. Cr. AIMEE SPINKS/NETFLIX © 2020

#30 – Gina Prince-Bythewood – The Old Guard : Çok özel bir film değil The Old Guard, dünyayı değiştirmeyecek şüphesiz. Yine de böyle büyük bütçeli (70M USD) bir aksiyon filminin kamera arkasında bir kadın yönetmenin, hem de siyah bir kadın yönetmenin olduğunu bilmek insana iyi geliyor. Ben Gina Prince-Bythewood imzalı Beyond The Lights’ı izlediğimde dört başı mamur bir melodram olduğunu düşünmüştüm. Aksiyon sinemasına girişinin The Old Guard gibi klasik aksiyon kodlarını iyi kullanan bir işle olması şaşırtıcı gelmedi bana. Hatta, eril kahramanların parsellediği, kadınların ancak arzu nesnesi ya da kurtarılması gereken nazlı oluşumlar olarak varlık gösterebildiği aksiyon aleminde hem lider hem de o liderin halefi olarak kadınları izlemek, izdüşümü yüzyıllara yayılan romantik bir Queer aşk hikayesine tanık olmak, Ortadoğulu karakterleri esas kötüler olarak değil de hikayenin kahramanları olarak izlemek güzel değişiklikler olmuş, tekrarlansın isterim ben. Bir de Charlize Theron; bir yanı Antik Yunan metinlerinden bir diğer yanı Theron’un son yıllardaki diğer aksiyon işlerinden (mesela Mad Max: Fury Road) beslenen çok trajik baş kahramanı Andy’i, bir Yunan tragedyası ciddiyetiyle oynamış, kendisini sahnede izlemişim gibi hissettim. Yapımcılığa soyunmasını, başkalarının yazıp da eline vermeyeceği karakterler üzerinden kariyerini yine inşa etmesini takdirle takip ediyorum. The Old Guard, Netflix marifetiyle evinizde.

Hafta sayısı: 30

Film Sayısı: 30

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s