Tasarruf, bence Türkiye’de pek öğretilmeyen veya geç öğrenilen bir şey. Harcamamak, az harcamak, tutumluluk her zaman tembihleniyor; ancak tasarruf farklı. Hazır bu ara Black Fridayden dolar kuruna, nereye baksak birbirini tutmayan gündemlerden geçerken, elimden geldiğince tasarruftan bahsetmek istedim. Tabii ki uzun bir post olacak (kısa yazdığımda madalya bekliyorum); ama referans bir post olsun bari.
Öncelikle, ben bu işin kitabını yazmadım; yıllarca da değil biriktirecek para artırmak, çok düşük bir maaşla, ay sonuna gün sayarak çalıştım. Müsriflik, hesabını bilmemek filan, yabancısı olduğum şeyler değil. Yani Varyemez Amca gibi altın sikkelerinin tepesinden bildirmiyorum. Guru tavsiyeleri için yanlış adres.
Her konuyu bağladığım gibi bunu da Londra’ya bağlamak isterim: geriden geliyoruz. Tasarruf burada liseden başlayan, iş hayatına atılınca da rahatça devam eden, sonradan öğrenmeye çalışmak yerine erkenden edinilmiş bir alışkanlık. Bizse tüm birikimi bir krizle eriyen insanların acı hikayelerini dinledik; biriktirsek bile güvende olmama hissiyle, her an her şeyin yıkılabileceği korkusuyla çalıştık. Kazanca, harcamaya bakıyoruz; ama tasarrufa pek kafa yormuyoruz. Özetle; evet tasarruf yapmamız gerekiyor ama nereden başlayıp nasıl doğru yaparız, o kısım biraz bulanık.

Finansçı da değilim, size paranızı dolara mı, altına mı yatırmak daha karlı olur, bunu söyleyecek durumda hiç değilim. SGK, bireysel emeklilik vb kesintilerden sonra maaşınızdan geriye kalana dair birkaç basit, kaba formül sunayım:
Tasarruf edebileceğiniz para = gelir – gider
Gider = sabit giderler + öngörülemeyen masraflar +günlük ihtiyaçlar + lüksler
Yani, geliriyle gideri arasında, tasarruf yaratacak kadar farkı olmayanın yatırım yapacak hali de olmuyor. Hepsi düz mantık, evet. Kredi kartı da tam burada devreye giriyor: bir kısım lüks giderlerinizi, bu ayki gelirden değil de bir sonrakinden, parça parça çıkartıyor (Lüks gider; çünkü kira gibi sabit giderleri kartla ödeyemezsiniz, yani normal şartlarda kartı “nice to have” harcamalarınıza kullanıyorsunuz.). Ama 12 ay taksit yapsanız bile durum ortada: nihayetinde o para sizin gelirinizden, çoğu zaman da faiziyle, eksiliyor. Haliyle toplam giderinize bir de “faiz gideri” ekleniyor; veya bir önceki aydan “devreden gider” var. Ayı kurtardık, yıl battı. Bunlar da tamamsa, devam.
Tasarruf tam olarak nedir, niyedir? Genelde”kötü gün parası” olarak başlayan, zamanla “acil durum parası”na doğru büyüyen, oradan da iyice büyürse “yatırım”a gidebilen birikim. Yani toplama öğrenmeden çarpma öğrenememek gibi, tasarrufun da kendi içinde aşamaları var. Tasarruf, her türlü masrafı yapıp, kalabileni kenara ayırmak değil, harcamaları bir hedefe yönelik şekilde yönetmek. Bu ilk adım.
Bir önemli nokta da şu, “seneye güzel bir tatil yapmak istiyorum” fonunuz, aslında gerçek bir tasarruf değil, harcama önceliklendirmesi, hatta kendi kendinize ön-taksitlendirme bile denebilir. Biriktiriyorsunuz; ama yakın tarihte harcamak üzere. Bir eğitim fonu gibi değil, yani. Benzetme gelsin: rejim yapmak ile sağlıklı beslenmek arasındaki fark gibi bir şey; tasarruf çok daha uzun soluklu, hatta yeni bir alışkanlık edinmek demek. Faydalı bir alışkanlık. Rejimle kilo verebilirsiniz; ama buna bir beslenme şekli denemez.

Aylık anca 100 lira artırıp altın veya döviz alabilirsiniz, bu da bir şey; ama o parayı ne zaman, ne amaçla bozacağınız, tasarruf nedeninizi belirliyor. Burada net olmak, bence işin en önemli kısmı:
- Kötü gün tasarrrufu, hastane, evde tamirat vb “öngörülemeyen harcamalar”ın hepsi veya büyük kısmı için kenarda tutulan, en bazal tasarruf miktarı (Diyelim ki 1000 TL fatura geldi, 300ünü maaştan, 700ünü tasarruftan ödediniz).
- Acil durum tasarrufu ilkinden daha büyük bir miktar; diyelim ki işsiz kalma vb durumlarda birkaç ay kira+ fatura ödeyecek kadar birikmişinizin olması demek. Yani yukardaki formüle dönersek, bir süreliğine “sabit giderler”i birikimle karşılayabilir olmak.
- Yatırım ise bunların çok ötesinde bir yerde duruyor. O bahsettiğim 100 lirayı B tipi likit fona yatırmanız, tam da bu sebeple bir yatırım değil; ama uygun bir tasarruf değerlendirme yöntemi olabilir. Yatırım, mesela mortgage, özel okulda eğitim görmek vs için geçerli olabilecek bir şey.
~~~~~
Eveet. Sizleri böyle bilallemek istemezdim Mahmutterlar ama bu basit şeyleri hatırlamak işimize yarayacak. Uzun ince bir yola çıkıyoruz, ufak ufak başlayalım:
1. Tasarruf amacınızı belirlediniz. İlk adım, kredi kartı vb borçları kapamak. Bu zorlu bir süreç olabilir, sizi yıldırabilir; ama eksideyken tasarruf yapamazsınız: bakınız yukardaki formül diyor ki “gelirinden bir gün zaten çıkacak gideri şimdi harcamadın diye adına tasarruf diyemezsin“. Dolayısıyla, kalbiniz kadar temiz bir mali sayfa açmak için önce borçları kapatmak lazım. Hep evde oturmalı, inzivai aylar geçirerek kemer sıkmanız, sadece pilav-makarna-çorba yemeniz filan gerekebilir. Sevimsiz, evet. Eviniz yanıyorsa söndürün ki yeniden inşaya geçebilin. Tabii ki alacaklarınız da aynı şekilde önemli; özellikle de freelance bir işte çalışıyorsanız. İyi kayıt tutun, takip edin.
2.Borçları kapadınız, pek bir şey artmıyor gibi; ama en azından gelir = gider dengesine kavuştunuz. Veya zaten birikiyor; size yetmiyor, daha iyisi lazım. İkinci adım, nereye ne kadar harcadığınızı bilmek. Tercihen de kalem kalem. Günlük, haftalık, aylık olarak biraz ödev yaparsanız, gider dağılımınızı görebilirsiniz. Bunun için kira, ev faturaları, ulaşım, iletişim, tatil, mutfak masrafı, temizlik giderleri, dışarda yemek, eğlence vb kalemlerle, kendinize uygun bir liste çıkarmak gerekiyor tabii. Bir tavsiye: bu maddeler ne çok genel (“ev masrafları”) ne de fazla detaylı (“yeni yıl hediyeleri”) olsun ki ayları kıyaslama şansınız olsun.

Gördükleriniz hoşunuza gitmeyebilir, kendinize yalan söylemeden (iş çıkışı kokteyl içmek veya her öğlen starbucks’a gitmek günlük yemek masrafı sayılmıyor, üzgünüm) listeleyin. Bunu yapmak sahiden zaman ve irade istiyor; ben aylık veya yıllık yapamadım; ama günlük, haftalık olarak başlayabilirsiniz. Tasarrufa karar verdiyseniz, “ama ama ama” demeden, olabilecek en küçük adımla başlamak iyi geliyor. Arada kendi saçınızı da okşayın yani, bu bir ceza değil.
3. Neyin ne olduğunu, harcama dağılımını, dönemsel dalgalanmaları gördünüz. Eveeet, siz mali olarak busunuz, kendinizle barışın. Geriye iki seçenek kalıyor: gelir artırmak veya gider azaltmak. İlki görece zor olsa da imkansız değil (hafta sonu koskoca bir 48 saatiniz var, müdürünüzle zam konuşabilirsiniz, yeni bir iş arayabilirsiniz vs vs); ama elbette ikincisi genelde daha mümkün.
Gider azaltmanın başı da lükslerinizin üstünü bir seferde delice karalamak değil, bir bütçe çıkarmak. Yani “allah benim belamı versin bi daha yok zara mara” diye kredi kartı parçalamak tasarrufa yetmiyor, o makası yerine bırakalım. Mersiii. Tabii ki ilk hedef görece keyfi, esnek olan giderler; ama saldırı stratejisi lazım. Hedefiniz belli, gelirler belli, giderleri de incelediniz ve kendinizce bir bütçe belirlediniz. Bu bütçe Katolik nikahı değil; işin başındayken defalarca değişebilen bir şey. Tekrar: amaç kendinizle kavga etmek, çaresiz ve beceriksiz hissetmek değil.
4. Günlük-haftalık-aylık gözlem sonrasında çıkardığınız bütçeye saygı duyun. Unutmayın, saatlerce fiş fatura ayıklayıp, tablolar yapıp, kendinize yardım etmeye çalıştınız. Aynadaki kişi müsrif düşman değil. Bu bütçe, her fırsatta kaçamak yapma dürtüsü yaratacak bir yasaklar listesi de değil. Sağlıklı yaşam gurularından rol çalayım: arada raydan çıkabilirsiniz; ama sık tekrarlanmadığı ve tekrar geri döndüğünüz sürece sorun yok.

5.Bütçe çıkardınız, başarıyla uyuyorsunuz veya çalışmalar sürüyor; ama yaşasın ki nihayet, tasarruf hedefinize giden yoldasınız. Tebrikler! Bu aşamada, kendinize 6-12-24 aylık, gerçekçi hedefler koyarsanız, yoldan sapmalarınızı da frenlemeye yardımcı olur. 100 lira sapma, 300 liraya dönüşmeden durabilirsiniz. Bu hedefleri sırayla devirmek, müthiş bir zafer hissi. Bu sizin zaferiniz, istediğiniz gibi kutlayın.
~~~~~
Gelelim, sanki çok kolaymış gibi yazıverdiğim aşamalar sırasında lazım olacak mini mini önerilere:
1.Beyaz eşyaların size en uygun ayarını mı kullanıyorsunuz, yoksa ezberden mi? Kettle vb elektrikli eşyaların, beyaz eşyanın bakımı nasıl yapılır, içi / filtresi ne sıklıkta ve nasıl temizlenir, bir fikriniz var mı? Buzdolabınızın soğutma ayarı ne? Ütünüz kireç kusuyorsa çaresi ne? Kombiniz kaç yıllık, senelik bakımı ne zaman veya saat ayarı var mı? Evin yalıtımı yerinde mi, kolay çözümler var mı? Damlatan musluk, sızıntı yapan lavabo vs var mı? Ampuller ne alemde? Özellikle acil durum tasarrufu yaparken, bu tasarrufa ihtiyaç duyma tarihinizi ötelemek çok temel bir konu. Kullanım kılavuzu yoksa bile internetten bulabilirsiniz, ev sahibinizle konuşabilirsiniz.
2.”Haftalık nakit çekip oradan harcayın ki cüzdandan azaldığını görün” diyenler de var; ama şahsen yapabildiğim yerde harcamalarımı nakit kartımla yapıyorum; çünkü sonra fiş aramak yerine, banka dökümünden rahatça görebiliyorum. Takip edebilmek için size ne uyuyorsa, onu seçin. Gözünüz paranızda. Sürpriz harcamaları, bi seferden bir şey olmazları elemek, ilk hedef.
3. Bütçe yapmak filan bir türlü olmuyorsa, okurken bile içiniz şişiyor, başlamadan bırakıyorsanız, daha basit hedefler başta cesaret veriyor. “her ay maaşımın %10’unu kenara ayıracağım” gibi. Bunu maaşınızı aldığınız gün o parayı başka hesaba aktararak da yapabilirsiniz (belli bir geliri giderden koruyoruz) veya ay sonu dişinizi sıkarak da. Bu ilk başarma hissi, o bütçeleme işine başlamak için de motivasyon oluyor. Onu kullanın, bütçeye başlayın.

4. Sabit giderleri değiştirmek zor. Ev sahibinizle kavga etmenizi, kış aylarında kombiden kısıp titreyerek battaniye altında oturmanızı istemeyiz. O yüzden yapabileceğinizden başlayın, imkansız sahiden zaman alıyor. Mesela internet, tv üyeliği, telefon masrafı. Kısabiliyorsanız, tarife değiştirebiliyorsanız yapın. Üşenmeyin, ertelemeyin, bir el atın; tabii “bilmem ne yaparsanız yeni telefon 3 kuruş daha ucuz”lara kanmadan.
5. Kimseden her cumartesi gününü semt pazarında geçirmesini veya daima indirim kovalamasını beklemiyorum. Market alışverişleriniz temelde taze gıda, stoklanabilir gıda ve evde olması gereken stok ürünlerden ibaret. Böl-parçala-yönet taktiği yardımcı olabilir:
- Stok ürünleri (tuvalet kağıdı, deterjan, şampuan, bebek bezi vs) toplu veya büyük paketlerde alabilirsiniz, ozellikle internetten. Bir sefer alırken iyi fiyat aramak, az az alırken kovalamaktan daha kolay. Kaliteden ödün verebilir (4 değil 3 yapraklı tuvalet kağıdını ayırt edebilen hassas popolar hariç), eşya adedini kısamıyorsanız bile toplam alışveriş sepeti değerini aşağı çekebilirsiniz. %20 bile indirseniz başarı, değil mi? Tabii bu toplu alımları tek bir aya yazmayın, bütçe hesabı şaşmasın.
- Kampanyalı alışverişleri on kere düşünün. 4 al 3 öde, 2 öp 1 sarıl derken gerçek tasarruf hangisindedir, doğru hesaplamak lazım. Kampanyalı diye almak no, kampanya bize faydalı olduğu için almak yes.
- Bazı pahalı ürünlere”cost per use” yani kullanım başına maliyetle bakarsanız, illa lüks bir harcama olmayabilirler. Mesela, hindistancevizi yağı is my girl. Bir şekilde indirimli bulursanız alın, nemlendiricidir, saç kremidir, peelingdir, ihtiyacınız olduğuna inandığınız her şey için kullanabilirsiniz. Erkeklercim, sizin de traştan bezmiş cildinize iyi gelecek. Yemek yaparken de kullanabilirsiniz hem.
- Stoklanabilir gıda konserve, kuru gıda, dondurulmuş vb ürünler oluyor. Buzluk harika bir teknoloji, kullanın. Kasabınızda uygun fiyatlı et mi buldunuz? Dondurabilirsiniz. Keza bakliyat – kilolarca haşla, buzluğa at, sonra kullan. Bu işlemi hızlandırmak için düdüklü tencere akıllı bir alışveriş; korkularınızı yenmenize yardım da bizden. Buzdolabında bozulacak şeylerden turşu / reçel / sos yapabilirsiniz. Ufak tefek, otomatikleşmiş harcamalarınızı gözden geçirin: ben poşet çayımı kendim yapıyorum; çünkü çok içiyorum. %70 civarı tasarruf ettim.
- Taze gıdada esas konu israfı sıfırlamak ki bunu zaten yapalım, eh evet. Bunun için de tüketimi ayarlamak, özellikle 1-2 kişi yaşayanlar için başta çok zor. Çaresi, öğün planlamak. “Elbet yenir” diye alınıp dolapta ağlayan pırasalardan panikle çorba yapmak yerine baştan düşünmek rahatlatır. İnternet meal plan dolup taşıyor, yaşasın pinterest. Bir pazar günü, birkaç saat ayırmanın faydası inanılmaz. Bazılarını önden hazırlayıp buzluğa atarsanız, akşam ne yiyeceğim derdi de olmaz. Seni bitireceyiz yemeksepeti.

6. Zaten akıl ettiğimiz şeyleri daha düzenli hale getirmek. İş yeriniz yemek kartı vermiş, sonuna kadar kullanıyorsunuz. Bu size para harcamak gibi gelmiyor; verilmiş hak, nakit değil. Hatta, öğle yemeği yapıp götürseniz boşa mutfak masrafı olacak. ACABA? Haftada 5 olmasa bile 2-3 gün kendi yemeğinizi götürseniz (bir akşam fazladan öğün hazırlamak demek), o tatlı kart hafta sonu sosyalleşmenize yardımcı olabilir. Tebrikler, kartı nakte çevirdiniz.
7.Öğrenci misiniz? çalışın. Tatillerde veya hafta bir gün; stand görevlisi veya bebek bakıcısı, ne olursa. Staj da yapabilirsiniz tabii; ama çalışmak başka. Ben son senemde proje asistanlığı yapmak hariç çalışmadım, siz deryik gibi olmayın, çalışın. Hem bir bakmışsınız, kariyerinizin ilk adımı olmuş.
8. Lüksleri kısmak: bundan kastım, “aylardır giysi almıyorum bari küpe alayım” değil, almamak. Kadın olarak bunları örnek veriyorum, erkekler de muadilini düşünsün. Mahmutumuzun üst-orta sınıf dertleri olarak algılanabilir; ama bunu Atlas Pasajı’ndan yapmanızla, Beymen’den yapmanız arasında alışkanlık olarak bir fark yok. Eşya azaltma, minimalizm konularını ciddi bir düşünmek lazım (bkz yine internetler). “Bari küpe” alıyorsunuz da neden? Beş parasız hissetmemek için mi, alışverişin adını kendine hediye koyup, mutlu olmak için hediye gerekiyormuş gibi kendinizi kandırdığınız için mi, aslında size ait olan birçok şeyden sıkıldığınız için mi, günlerdir her yerde gördüğünüz için mi, rafta bir tane kalması iyi bir ürün olduğuna işaret ettiği için mi? her cevaba göre çözüm değişiyor. Sorular mühim.

9. Kendi gardrobundan alışveriş basit ama etkili bir yöntem. Tadilat, düğme-paça / topuk boyu vs değişiklik yapmak, terziye, lostracıya akıl danışmak hep pratik çözümler. Bir de alırken kaliteli ve bakabileceğiniz şeyler almak: belki de sürekli kuru temizleme gerektiren ipek gömlekler şu anki gelirinize uygun değildir. Mağaza gezmeye, “vitrin bakma”ya da son. İhtiyacı ve ürünü belirleyip nokta atış gitmek, birkaç mevsim giyilebilen ürün almak, bakınmamak vs tonla çözüm var. Gerekirse kendinize bağımlı muamelesi yapın yani, evet. Özellikle gardrop idaresi, giysi bakımı, kaliteli ürün seçimi konularında harika bir kaynağı usulca buraya bırakıyorum: into-mind
10. Ev toplaşmalarına nur yağdırmak. Her ev buluşması mini bir altın günü olmak zorunda değil, önemli olan nokta bu. Misafir ağırlama değil, buluşma. Zaten giderek artan bir eğilim bence bu, nasıl reklendireceğiniz size kalmış. Kutu oyunları bir seçenek. Haftalık öğün hazırlığını birlikte yapabilirsiniz, mesela (yanına bir de şarap, peki tamam). Ben kitap, film kulübü gibi konu odaklı toplaşmaların da hızla artacağını tahmin ediyorum nacizane; çünkü ortak zevklerimiz olan insanlarla, kaliteli ve az masraflı vakit geçirmeye hasretiz. Bakınız bu blog bile buna bir örnek, niye buluştuk sanıyorsunuz? Gönüllülük de ayrı bir güzellik. Salt maddi değil ayrıca bolca fiziki güç, manevi destek bekleyen dernek çok. Fikir isteyenlere bir önerimiz bu yazıda, hatta “ben popomu kaldıramam” diyenler için bile önerimiz var. Mahmut – her şeyi düşünüyor.
11. İçki fiyatları acı bir gerçek. İstiyorsanız için elbet, sefanız olsun; ama mesela bir kadeh daha az için. Karaciğeriniz, cildiniz ve cüzdanınız size teşekkür edecek. Aynı şekilde, et tüketimini azaltmak iç organlarınızı, vicdanınızı ve cüzdanınızı sevindirecek bir şey. Tavuk döner yemeyin, nohut pilav yiyin. Ciddiyim.

12. Kumbara kullanın. Gülmeyiniz efendim. Yaşasın pintilik. Bunu ister her gün o kumbaraya 5 lira atmak şeklinde yapın (ayda 150 lira yapar, fena mı? değil) ister bozuklukları kenarda biriktirmek; ama yapın. Nakit yerine nakit kartla alışverişin bir güzelliği de kuruşlarınıza sahip çıkmanız. Bu arada, “masrafsız pazartesi” gibi girişimler var; haftada bir gün, tek bir kuruş harcamamak. Aylık akbilinizi basın hadi tamam; ama ekstra yok. Bir deneyin bakalım. Ben bu sayede, toplu taşımada ezilerek, hayattan nefret ederek 45 dakikada gittiğim işime aslında 70 dakikada yürüyebildiğimi fark etmiştim. Güzel havalarda sabah sporunuz neden olmasın?
13. Evde deterjan, şampuan, temizlik ürünü vs kullanım miktarınızı gözden geçirmek. Evet, zaten yapmalıyız ama genelde yapmıyoruz. Deterjan kullanan hiçbir makineyi dolmadan kurmayın veya yarım kapasite ayarı varsa onu kullanın. Bu demek ki eşyalarınız birlikte yıkanabilir olmalı, dikkat ederek almalısınız, hoop 7. maddeye geri döndük (sadece elde yıkanabilen kazaklar, güle güle). Çamaşır suyu kullanımında da dünya rekoru bizde galiba; ama sahiden o aşırı miktarlara hiç gerek yok.
14. Çok klişe ama, el yapımı hediyeler verin veya direkt emeğinizi hediye edin. İpekonguning. Her şey para değil. Şu hayatta aldığım en güzel hediyelerden biri, bir kutu dolusu taştı. Hikayesi uzun. 10 yıl sonra gözlerim dolarak hatırlıyorum; ama o doğumgünümdeki diğer hediyeleri hatırlamıyorum. Düğün, bebek vb durumlarda altın götürmeniz şart değil. Onların en mutlu günü, sizin bir aydaki dördüncü düğün davetiniz olabilir. Misal, anne-babaya nefes aldıracak, birkaç saat için dahi olsa, düzenli bakıcılık teklifi > altınlar.
15. Mail kutunuzu açın. Fırsat, indirim, kampanya, size özel vb kelimeleri aratın, karşınıza çıkan gereksiz her mail aboneliğinden ayrılın. Gürültüye, sürekli cüzdan dürten parmaklara ihtiyacınız yok.

16. Bankacılıkta işlem bedellerinden kurtulmak – aynı işlemin bedeli mobilde daha düşük veya bedava olabiliyor. Mobil app zaten şart, gözünüzün önünde olsun hesabınız. Ben henüz hesap işletim ücretlerini geri almakla uğraşmadım, 2017 planım. Nasıl yapılacağı internette var, peşine düşün. Hatta bir gün arkadaşlarla buluşmuşken oturup yapın, herkes faydalansın. Kredi kartı bence şart değil ama canım ülkecim banka kartlarını niyeyse her yerde kullandırmıyor; size lazım oluyorsa aydan aya borç devretmemeye çalışın. Özetle, bankaların mumla aradığı müşteri olun. .
17. Ulaşım Türkiye’de (benzin hariç) görece ucuz; bu yüzden de tam bir şeytan. Arabanız olsa bile, mümkünse toplu ulaşım / şirket servisinizi kullanın, olmadı carpooling deneyin. Bir de, servis kaçtı diye taksiye atlamaya son. Kaçmayacak servis. Bindiğiniz her seferde fiş almak veya bitaksi vs applerden takip etmek, en iyisi. Hafta sonu zaten taksiye binecekseniz, hafta içini idare edebilirsiniz.
18. Sağlıklı beslenmek bence pahalı değil, aksine tasarrufa yardımcı. Kahvaltı ediyorsanız, bi zahmet yarım saat erken kalkın (hem servisi yakalarsınız, of çok zekiyim) veya ofisinize müsli filan depolayın; ama kahvaltıya abuk subuk para harcamayın. poğaça-simit kahvaltı değil. “Her sabah özenle avokado dilimleyin” demiyorum, “esmer ekmek-peynir tostu” daha iyi seçenek, diyorum. Ayrıca, hazır meyve suyu, gazlı içecek vs tam bi faydasızlar bandosu. Akşam tatlısı, masa başı bisküvisi, alengirli çikolata filan – tatlı veya tuzlu, daha ucuz ve sağlıklı alternatifleri var.
19. Sigara içenlere hiçbir şey demeden direkt link. Yok inatla içecekseniz, parmakları çalıştırın, tütün sarın. Hatta ince sarın, az için. ki evet, bu da giderek artıyor zaten.
20. En didaktik maddeyi sona sakladım. Yeni bir şeyler denemek, ihmal ettiğiniz şeylerle uğraşmak, kendinizi dinlemek parayla olmuyor. Yine bizim linklerden gideyim: Sağlığınızı ihmal etmeyin, sporsuzluğa bahane bulmayın. Aile hekiminize kaydolun, tahlillerinizi, doktor kontrollerinizi, smear testinizi düzenli yaptırın, varsa özel sağlık sigortanızın kapsamını iyice öğrenin. Evde el altında olması şart 3-5 ilaç dışında ilaç depolamayın; eskiyip atılıyor işte. Hareket edin, vücudunuz çalışsın. Bir seferlik yeni deneyim değil, yeni ve daha faydalı rutinler kovalayın. Yeni rutinler, harcama rutinlerini de değiştiriyor. Kolay değil. Bir deneyin.

Tekrar tekrar: kendinizi bunaltmamak; ama bir yandan da azıcık zora gelmek arasındaki dengeyi arıyoruz aslında. Üstteki fotoğrafa ithafen: bu post, bu öneriler, kesinlikle bir fırfırlı kağıt değildir. Söylemekle olmadığını biliyorum, biliyoruz. Bunları harfiyen yapıp hedefe ulaşsak dahi bir gecede tüm paranın değer kaybetmesi riskiyle yaşadığımızı da biliyoruz. Yine de denemek, kararlı olmak, kendin için bunu yapmak, güzel hisler.
Evvveeet, bu yazıyı sonuna kadar okuyanlar kaleye, okuyup da aklına yatanlar yorumlara mum diksin. Sıkmadan, sıkılmadan, yarattığımız küçük dağlara dair haklı gururlar duyarak nice tasarruflara, nice başarmalara.
görseller: pinterest
deryik, sizi hep çok sevmiştim bu yazınızı da -gerçekçiliği yüzüme tokat gibi çarpsa bile- oldukça beğendim. uygulamayı becerdiğim an bu yorum kendini güncelleyecek.
BeğenLiked by 3 people
O kadar güzel bir post olmuş ki! zamanlamanın bu kadar güzel olması-öyle değil biliyorum ama- bana “kişiye özel deryik yazısı” havası verdi, çok şımardım. defterimde notlar, açık tablerle ayrılıyorum, canım deryik
BeğenLiked by 1 kişi
Bu yazıyı gerçekten sevdim. Ben kesinlikle dünyanın en tutumlu insanı değilim ama değişmeye çalışıyorum. Kendimce şunları yapıyorum;
Kuaföre gitmiyorum ( mani pedi boya kaş bıyık ne varsa kendim yapıyorum ve hayır korkunç görünmüyorum)
Evde bir tadilat tamirat varsa önce bir kendim kurcalıyorum (sıva boya laminant ufak tefek tamirat böyle böyle öğrendim, zanaatım var:p)
İşe ve her yere bisikletle gidiyorum( tabi bu Hollanda’nın avantajı)
İşe yemeğimi hemen hemen hergün yanımda götürüyorum
Eve az ve sık sebze meyve alışverişi yapıyorum büyük miktarlar illa atılıyor ve bunu manav ve pazardan yapıyorum çok daha ucuz
Yine yemekleri az miktarlar halinde pişiriyorum çünkü ikinci gün aynı yemek bizde gitmiyor illa kaldıysa da ben ya da bey işe götürüyor
Evdeki ampüller şu az yakanlardan adını hatırlayamadım
Geceleri alt katın kalorifer peteklerini kapatıyorum çünkü üst katta uyuyoruz
Evin temizliğini kendim yapıyorum çünkü temizlikçiye verecegim 100 Euro’yu lüksüme harcamayı tercih ediyorum, parfüm vs gibi
Eve onlarca abur cubur almıyorum, atıyorum bey coşup çok almış aynı anda iki paketi birden açtırmıyorum, biri bitsin öyle ikincisi.
Çay poşetlerini iki kez kullanıyorum çünkü gayet aynı aroma çıkıyor
Makineleri iyice dolunca çalıştırıyorum, azsa da kısa programda
Aklıma gelenler bunlar ama mesela bence çok alışveriş yapıyorum bu konuyu değiştireceğim.
BeğenLiked by 5 people
Harikasın, Deryik! Bildiğimizi bilmediğimiz her şeyi nasıl güzel özetlemişsin. Tüketim meselesi çok kafamı kurcalıyor bugünlerde, bir de işin birikim tarafı var, iyi ki hatırlattın. <3
BeğenLiked by 1 kişi
Harikasın leydim! Hepimize kumbara arattın ve ne saçma şeylere para-vakit harcadığımızı gösterdin. Acaba mahmut altın gününe mi başlasak? Her ay birine?
BeğenLiked by 1 kişi
twitterda yazdığımdan beri 3 kez daha okudum. pazartesiye ciddi kararlarla giriyorum:) peki ama kendi çayını nasıl yapıyosuun?
BeğenLiked by 1 kişi
Yaprak çay + boş cay poşeti. Daha dogrusu zarfi. Internetten cok ucuza, 200 tane filan aliniyor. Cay miktarini da kendim ayarlamis oluyorum, bi oturusa 50 tane filan tikir tikir hazirlaniyor. Veya metal suzgec de olabilir; ama her seferinde oynamak lazim :)
BeğenBeğen
Deryikciğim gerçekten öylesine ilaç gibi bir yazı oldu ki. Ayrıca uzun mu falan demişsin ama ben daha yok mu diyerek bitirdim. Tüketim, ev yönetimi falan bu aralar en çok aklımı kurcalayan konular arasında, maddi gücümüzün her sabah uyandığımızda değişebilme ihtimali olması bile çok çok değerli kılıyor bu yazıyı. Kitap bağımlılığı ile ilgili önerilerinizi de bekliyoruz hocam. Saygılar.
BeğenLiked by 1 kişi
okunmamis tum kitaplari basucuna yigmak ki habire eline dolansin, sinir etsin. fotografini cekip telefona arka fon filan yapmak. bi arkadasim cuzdanina not ilistiriyodu, KITAP ALMA filan gibi (onun ki kozmetikti). boyle kendini tatli tatli dovmeler. ^^
BeğenLiked by 2 people
Ben şöyle yapıyorum kitap meselesini; dükkanda online çok daha ucuz buradan alma diyorum kendime, sonra online’da alt alta bir sürü kitap görünce görünce, hele ki dip toplamı görüce, “uuu çok para” diyorum, kendime engel oluyorum. Bir de epub olarak indirip indirip okumamalarım var, hep gözüm doysun diye. Evdekilerden gruplar yapıp “bunları bitirmeden yeni almak yok” falan da yapıyorum kendime. Şimdilerde de kütüphaneye sardım, şiddetle tavsiye ederim. Sonuç olarak, eskisinden bayağı az alıyorum, ama bazen, çok kötü bir günde kendime engel olamadığım oluyor.
BeğenLiked by 1 kişi
Seda beybi hangi kütüphane?
BeğenBeğen
Kumbara kullandığım günleri özledim ve yarın ilk iş bozukluklar kumbaraya. Benim için şahane bir başucu kaynağı oldu, çünkü sıfır tasarruf, bolca ziyan :(
BeğenBeğen
kumbaraciligin bir de aylik versiyonu var: ayin 1inde 1 lira, 2sinde 2 lira… boyle gidiyor, 450 lira civari ediyor toplami. veya senelik: 1. hafta 1 lira, 2. hafta 2 lira… yil sonuna yaklasik 1400 lira. ^^
BeğenLiked by 1 kişi
Başka hiçbir şey yapmadan, sadece haftada 3 filan evden yemek getirmenin bile hem vücuda hem de cebe acayip faydasını gördüm. Ve bu kadar basit bir değişiklik bile insana acayip gaz verebiliyor. Benim formülüm şu şekilde, evde akşam kendime kuru baklagil salatası yaparken, 2 porsiyonluk yapmak. Aynı anda malzemeleri cam kaseye ve saklama kabına bölüştürmek. Birini o an tüketmek, saklama kabının içindekileri soslama işini ertesi güne bırakmak. Et yemeden doymuyorum diyenler bunun üzerine, bir mini ton balığı da kırabilir. Mis.
Giriş paketi Digiturk (25 TL) ve Sınırsınız TTnet (59TL)’yi iptal edip, 39TL’lik Uydunet + Teledünya dünyasına geçtim. (Offf hem Digiturk’e hem TTnet’e para dökerken aşırı salakmışım şu an yazılı geçince anladım.)
Botlarım çok mu eskidi, halbuki geçen sene almıştım, diye üzülüyordum. Sinsi sinsi yeni botları inceliyordum internetten. 2.5 TL’lik Stil ayakkabı boyası ile dönüşüme inanamadım! Böylece çok sevdiğim 2 botumu kurtardım. Kendimi Derin Mermerci filan mı sanıyordum acaba, botlarının rengi attı diye kendilerinden soğumak niye?
Eskiden gümüş veya altın özelliği taşımayan, 3 günde kararabilir takılara para harcıyordum. Şimdi bunu sıfırladım. Artık bir alım yapacaksam, mutlaka en az 925 ayar gümüş olmasını talep ediyorum. böylece en azından aldığım şeyler çöpe gitmiyor oluyor. Üstelik gümüş daima pahalı olduğu için satın alması da öyle ha deyince olmuyor. Düşünmek, diğer masrafları değerlendirmek, kısabileceğin yerden kısmak oluyor.
Bu yazıdan sonra hızlıca aksiyona geçeceğim noktalar:
– Maaşın %10’u B Tipi Likit fona almak.
– Ofiste her gün 3 kere filtre kahve içiyorum. (Yazdığımda fark ettiğim salaklıklar #2) Filtre kahveyi kafeden almamak, adam gibi paket kahve alıp french press’lemek.
– Sonra biriktirdiklerimle gidip gümüş yüzük & kolye alıcam. (Hiç anlamamış.)
BeğenLiked by 4 people
hahaha ay lav yu merve. <3
BeğenLiked by 1 kişi
hahahah mükemmel final :D
BeğenLiked by 1 kişi
ay çok iyi geldi yazı. tamd a aralık ayında 2017 demomu çekmeye karar vermişken ilaç oldu. ben de başlıyorum biriktirmeye, hayırlısı.
BeğenLiked by 2 people
ben de boyle yapiyomus gibi yazdim, ama eksik cok. guc bizimle olsun!
BeğenLiked by 1 kişi
Bende sigarayı bırakınca başlamıştım biriktirmeye üstüne yazınız denk geldi.Bir ücretsiz bütçe programı indirdim oradan takip ediyorum. Zaten kredi kartım yoktu.Yemekleri evden getirmeye başladım.Hiç kıyafet almıyorum ve aslında hiç ihtiyacım yokmuş.Kitaba çok para harcardım dediğiniz gibi okumadıklarımı bir rafa ayırmıştım onlara devam ediyorum. Vallahi 1 ayda bile acayip paralar birikti.Oğullarım zaten kumbara kullanırlar sanırım benden zenginler birde eşimi alıştırırsam biz evi bilmem de 1 seneye araba bile alırız .İyi biriktirmeler:)
BeğenBeğen